Moda & Stil

Jane Birkin

Jane Birkin: Doğallığın Gücü ve Bir Çantanın Doğuşu

Yazı: Betül Yurdaün

Bir stil ikonunun mutlaka gösterişli olması gerekmez. Hatta bazen en güçlü etki, sessizlikten gelir. Jane Birkin’in giyinme şekli, konuşma tarzı, hatta sokakta yürüyüşü bile gösterişsizliğin bir zarafete nasıl dönüşebileceğini kanıtlıyor. 70’lerin Paris sokaklarında, dağınık saçları ve hasır sepetiyle dolaşan bu İngiliz kadını, Fransa’nın kolektif moda hafızasında neredeyse bir efsane hâline geldi.

Birkin’in tarzı, yalnızca kıyafet seçimlerinden ibaret değildi. O, doğallığıyla bir duruş sergiliyordu. Abartısız makyajı, zamansız jean’leri ve sade gömlekleriyle tam anlamıyla “çaba harcamadan şık” olmanın kitabını yazdı. Çoğu zaman çıplak ayakla sahneye çıkması ya da kırmızı halıya örgü sepetle katılması, onun gözünde lüksün dışsal göstergelerle değil, içsel bir özgüvenle ilgili olduğunun işaretiydi.

Paris’in bohem ruhu, Birkin’in üzerindeki her parçada vücut buldu. Moda dünyası, o dönemde hâlâ erkek egemen kalıplarla kadınlara ne giymesi gerektiğini dikte ederken, Jane Birkin sade ve umursamaz stiliyle sessiz bir başkaldırıya dönüştü. Onun stili, “fazla” olanı değil, “gerçek” olanı seçiyordu. Ne giydiği kadar nasıl taşıdığı da önemliydi; salaş bir beyaz tişört bile onun üzerinde bir tavır kazanıyordu.

Ve sonra bir gün, o efsanevi uçuş gerçekleşti. 1983 yılında, Paris’ten Londra’ya uzanan bir uçakta Hermès’in yaratıcı direktörü Jean-Louis Dumas’ın yanında oturan Jane Birkin, deri çantasını yerleştirmeye çalışırken her şey yere döküldü. Yalın, biraz da şikâyet dolu bir cümle kurdu:
“Hiçbir çanta hem şık hem de gerçekten kullanışlı değil.”
Bu cümle, moda tarihine geçecek bir çantanın doğumuna sebep oldu.

Dumas, bu sohbetten ilhamla Birkin için tasarlanan yeni bir çanta hazırladı. Böylece hem fonksiyonel hem de estetik açıdan dikkat çeken Birkin Bag, ilk kez dünyaya geldi. Zamanla bir statü sembolüne dönüşecek olan bu çanta, ironik biçimde, sadeliği ve fazlalıktan arınmışlığı temsil eden bir kadının adıyla anılır oldu.

Jane Birkin, yıllar boyunca bu çantayı bazen çıkartmalarla kişiselleştirdi, bazen içine kitaplar doldurdu, bazen de yerlere bırakmaktan çekinmedi. Çünkü onun için önemli olan çantanın fiyatı ya da prestiji değil, içindekilerdi. Tıpkı yaşamında olduğu gibi.

Bugün hâlâ birçok genç kadının Pinterest panolarında, vintage Instagram hesaplarında ve sokak modasında Birkin’in izlerini görmek mümkün. Onun stili bir moda akımı değil, bir yaşam biçimiydi.
Ve belki de en güzeli şuydu: Jane Birkin, kendine özgü doğallığıyla hepimize şöyle fısıldadı. “Stil, çoğu zaman en sade olanı seçme cesaretidir , bir hasır sepet gibi.”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir